|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
tv dizileri
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
- Çok Okuyan mı, çok gezen mi ...? - Gülce ÖNAL
ÇOK OKUYAN MI, ÇOK GEZEN Mİ …?
“Merak öğrenmenin ilk adımıdır. Merak etmeyen öğrenemez. Öncelikle yaşadığımız şehrin özelliklerini, tarihini, kültürünü, coğrafi konumunu merak edip öğrenmemiz gerekir. Daha sonra ülkemizi iyi tanımak, en azından belli başlı illerini görmek,gezmek gerekir. Bunun için yeterli vakit ve para ayırmak çok önemlidir. Ne yazık ki bu konudaki merakımız uyandırılmaya muhtaç vaziyettedir. Bazen turistlere bakıp şaşırıyoruz. Buralara nasıl gelmişler diye hayran oluyoruz. Onlar tarihlerini iyi biliyorlar. Atalarından kalan izleri görmek için geliyorlar. Bunun için yeterli vakit ve para ayırıyorlar. Değişik insanlar tanımak,farklı kültürlerle tanışmak ufuk genişliği verir, bilgiyi ve görgüyü artırır. Biz bir şehri görmeyi oranın alış-veriş merkezlerini görmek, çarşılarını gezmek olarak algılıyoruz. Oysa bir şehri tanımak, o şehrin tarihini, sosyal hayatını, kültürünü tanımak, yani müzelerini gezmek, hatta coğrafyasını tanımaktır. Ne yazık ki yaşadığımız şehrin tarihini iyi bilmeyen, kültürüyle tanışmamış insanlar vardır. Bu konuda yerel medyaya da önemli görevler düşmektedir. Her geçen gün bir şeyler öğrenmek, daha ileriye gidebilmek, uzak hedeflere ulaşmak için kestirme yoldur...”
Gülce ÖNAL
Halkalı Doğa İ.Ö.O. 7-B Sınıfı
- Dolu Dolu Bir Tatil - Gülce ÖNAL
DOLU DOLU BİR TATİL
“ Okul kapanmadan iki gün önce ailemle birlikte Paris’e gittik. Bir yandan heyecan, bir yandan da korku kaplamıştı yüreğimi. Yükseklik korkusu uçağa her binişimde ağır basıyordu. Uçağa üçüncü binişim olsa da heyecanımı yenemiyordum. Paris’e indiğimizde çevreyi ve insanları merak etmeye başladım. Hava limanından çıktığımızda kendimi cennette hissettim. Her taraf pırıl pırıl.Toplum olarak çevre temizliğine duyarlı bir ülke. Kendi açımdan söylemek gerekirse sadece Fransız mutfağını beğenmedim. Paris’teyken en çok ülkemizin içme suyunu ve yemeklerini özledim. Yemeklerde kullanılan değişik soslar ve tam pişmemiş kanlı, masaya gelen et ürünleri hiçte iç açıcı değildi. İçme suları ise bizlerin içtiği sodaydı. Su istediğimizde ‘no gas’ diyorduk. Herhalde onların sodası da bizim içme suyumuz olsa gerek. Fransa’da ikinci üçüncü günler hep gezdik ve alış-veriş yaptık. Eiffel Kulesine çıkamadık ama yakından görme fırsatımız oldu. Birde oranın ilginç bir özelliği; Fransızların dilinde ‘perifirig’ olan çevre yolu. Özelliği ise o yola girdiğimizde, dönüş olmaksızın, Paris’in etrafında dönmek. Ama inanın çok güzel bir duygu. Akşam olunca Paris sokaklarının eşsiz güzelliği ve şehrin her yerine ışık saçan Eiffel Kulesi görülmeye değer. Orada hava gece 11 civarında kararıyor ve saatler buraya göre 1 saat geri kalıyor. Fransızlar İngilizleri sevmedikleri için İngilizce konuşmuyorlar. Bağımsızlıklarına ve ülkelerine çok düşkünler. Ben yabancı dil olarak sadece İngilizce biliyordum. Ama çat pat Fransızca da konuşabiliyorum artık. Bu durum da hayatıma yön veriyor. Paris’te günlerim göz açıp kapayıncaya kadar geçti. 1 haftalık devrede bir şey anlayamadım. Ama şunu anladım ki ; kendi ülkem gibisi yok bu dünyada. İleride mastırımı Londra’da yapmayı düşünüyordum. Ama bu kararımı yeniden gözden geçirsem iyi olur benim için. İstanbul’a döndüğümüzde 2 haftaya yakın dinlendim. Sonrada Tekirdağ’a yazlığımıza gittik. 1 aylık zaman içerisinde acayip eğlendik. Sabah deniz, öğlen arkadaşlarla bisiklet turu, akşam bar disko derken 30 günlük tatilimi de bitmiş buldum. Geçen sene yaz tatili bana çok uzun gelmişti. Bu sene ise hiçbir şey anlamadım. Tatilin modundan tam olarak çıkmış değilim. Öyle kaptırmışım ki kendimi; bu günleri hayal sanıyorum. Benim tatilimde böyle geçti. Uzun bir aradan sonra yeni öğretmenlerime, yeni ders yılına başlamak beni çok değiştirdi. Bu yıl da kendimden geçen sene ki gibi başarılı biri olmayı bekliyorum. Her şey çalışmaya bağlı sonuçta. Son sözüm benden bütün arkadaşlarıma yeni ders yılının başarılı geçmesi dileğiyle...”
Gülce ÖNAL
Halkalı Doğa İ.Ö.O. 7-B Sınıfı
- Okulum - Gamze FINDIK
OKULUM
Her şey birinci sınıfta başladı. İlk günlerde kimse birbirini tanımıyordu.Paylaşmayı bilmiyordu.Ancak her geçen gün birbirimize alışmaya, sahip olduklarımızı paylaşmaya, her geçen yıl birbirimizi tanımaya başladık.Yıllar geçtikçe hayatı, okulu, çevreyi ve arkadaşlığı öğrendik. Sonra yıllar geçtikçe birbirimizin farlklı özelliklerini ortaya çıkardık.Kimimizin sesini, kimimizin resmini, kimimizin elişi yeteneğini ortaya çıkardık.Bu olayların içinde aynı zamanda öğretmenlerimizin huyunu, ders anlatış tarzını, ders kurallarını öğrenerek onlara uymaya çalıştık. En önemlisi sıkıntılı günlerimizde kimin bizim en iyi arkadaşımız olduğunu öğrenerek hayatımızda yeri olan insanları seçtik.Ve simdi buradayız.Iyi, kötü anlarımızda, bizimle olan öğretmenlerimiz ve arkadaşlarımızla... Her yıl geçtikçe arkadaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve kendimizin değerini daha iyi anlıyoruz. Hepinize iyi ders yılı dileğiyle..
Gamze FINDIK
Halkalı Doğa İ.Ö.O. 6-E Sınıfı
|
|
|
Bugün 18 ziyaretçikişi burdaydı!
|
|
|
|
|
|
|
|